23 Kasım 2008 Pazar

Yaman'ın Doğum Günü


Yaman'ım 2. yaşını bitirdi. Doğum günü kutlamaları bir kaç gün sürdü:)) İlk kutlamayı İzmir'de anneannesi, dedesi, Fatma teyzesi, Aylin ablası ve Yumiko ile birlikte yaptık.

Asıl kutlamamız ise Nebahat halasının evinde gerçekleşti.

Bir arkadaşımızın kızının doğum günü pastası uğur böceği şeklindeydi ve Yaman o pastayı çok sevmişti. O günden beri uğur böceği pasta istiyordu. İnternette biraz araştırdıktan sonra Hansel&Gretel'e ve muteşem pastamıza ulaştık. Pastamızı alıp halamıza gittik. Yaman "iyi ki doğdun Yaman" diye kendi şarkısını söyleyip mumlarını üfledi. Tabii mumları en az 3-4 kez üfledi :))

Bir kez de benim doğum günümde mumları o üfledi.

Geçen yıl doğum gününü biz kendimiz için yapıyoruz gibi hissetmiştim ama bu yıl farklıydı. Yaman'ın her şeyin farkında ve mutluydu. Pastasını kendi seçti, şarkısını kendisi söyledi ve mumlarını tek başına üfledi. Sanırım seneye arkadaşlarıyla doğum günü kutlamak isteyecek. Oğlum büyüyor. Onun büyümesini izlemek çok keyifli. İyi ki doğdun biricik oğlum. Ne iyi yapmış ta doğurmuşum seni.

2 Kasım 2008 Pazar

İlk oyun grubu buluşmamız




Bir süredir oyun grubundakilerle yazışıp bir buluşma ayarlamaya çalışıyordum. Sonunda sevgili Ayça'nın sayesinde bir grup oluşturup 1 Kasım Cumartesi buluştuk. Buluşma Ayça'nın evinde gerçekleşti. Bingül ve şirin kızı İpek, Işıl ve oğlu Ateş, Ayça ve Erin biraraya geldik. Tanışma-kaynaşma amaçlı bir buluşma olduğu için bir aktivite planlamamıştık. Birarada güzel vakit geçirdiler. Yaman her zamanki gibi oyuncaklardan çok evdeki bilgisayar, müzik seti vb. elektronik aletlerle daha fazla ilgilendi. Hep birlikte meyve yediler, boya yaptılar. Yaman da ben de keyif aldık bu buluşmadan. Ayça ve Erin'e misafirperverliği için bir kez daha teşekkürler.

20 Ekim 2008 Pazartesi

Doğum hikayemiz-2

8. hafta civarında müthiş merak ve heyecanla başlayan hamilelik sürecim mide bulantılarıyla kabusa dönmeye başladı. Çeşitli kaynaklarda sabah bulantılarından bahsediliyordu. Ama benimkiler akşam başlıyordu. Sabah uyanıyorum hiç bir şey yok. İşe gidiyorum bütün gün gayet iyiyim. Akşam eve gelip yemek yiyorum ve kabus başlıyor. Gece ikiye üçe kadar kusuyorum ve bir süre sonra bitkin düşüp uyuyakalıyorum. Her gün tekrarlanan bu seremoni :)) 10.haftada had safhaya ulaştı. Bir cumartesi öğlen 1 gibi kusmaya başladım. Gece 3 olduğunda hala kusuyordum. Artık boğazım yara olmuştu ve sinirlerim bozulmuştu. Doktorumu aradım ve hemen hastaneye gittik. 3 gün hastanede yattım. 13.hafta bulantılarım iyice azaldı. Tam rahatladım zannederken reflü şikayetim başladı. Ne yesem ne içsem midemden yukarı yemek boruma doğru korkunç bir yanma. Kaç şişe Gaviscon bitirdim allah bilir. İşin iyi tarafı bulantı ve reflü nedeniyle yemek düzenimi (az az ve sık sık) ve yediklerimi çok titiz ayarlamam gerekti. Hayatımın hiç bir döneminde bu kadar sağlıklı beslenmemişimdir herhalde :))
Hamileliğimin sonuna kadar reflü dışında başka bir sorunum olmadı.
13.hafta kontrole gittiğimde bebeğimin erkek olduğunu öğrendim. Aslında doktorum söylemedi ama ben gördüm ve doktorum henüz net olmadığını gördüğüm şeyin göbek kordonu ya da klitoris olabileceini söyledi ama ben çok emindim. Hep bir oğlum olmasını hayal etmiştim hatta üniversitede okurken bir dergiden sarı saçlı, renkli gözlü, düz ve uzun saçları rüzgarda uçuşan, çimlerde koşturan bir erkek çocuğu fotoğrafı uzun yıllar odamın duvarını süslemişti. Aslında her şeyden önemlisi bebeğimin sağlıklı olmasıydı. Ama erkek olması beni çok mutlu etti.
16.haftaya geldiğimde internette hamilelikle ilgili yerli yabancı tüm web sitelerini keşfetmiş ve bebeğimin gelişimini hafta hafta tüm detaylarıyla incelemeye başlamıştım. Bir yandanda kurs araştırıyordum. Tam bu sırada bir arkadaşım bana Ayşe Öner'in kursunu önerdi.
Bir hafta sonu Ayşe hanımın kurs verdiği Bebek'teki evine gitti. Daha kendisini görür görmez kursa kayıt olmaya karar verdim. Ayşe hanım 1989'dan beri hamileleri eğitmeyi görev edinen bir hemşireydi. Deneyimi, bildiklerini aktarma şekli inanılmazdı. Onunla ve kursuyla tanışmak hamileliğimi ve doğumumu çok etkiledi. Hamileliğim boyunca kursta yaptığım egzersizler ve nefes teknikleri vücudumu doğuma hazırladı. Bana normal doğum için cesaret verdi. Eğer ben normal doğum yapabildiysem bunu başta Ayşe hanıma ve sonra doktorum Ömer beye borçluyum.
Kursta bebeğimin gazını nasıl çıkaracağımı, banyosunu nasıl yaptıracağımı, acil durumlarla nasıl başedeceğimi öğrendim. Doğum sonrası oğluma kendimden emin olarak bakmamı ve büyütmemi sağladığı için Ayşe hanıma çok çok teşekkür ederim. İstanbul'da yaşayan herkese bu kursu kesinlikle tavsiye ederim. Merak edenler www.ayseoner.com adresinden detayları öğrenebilir.

31 Ağustos 2008 Pazar

Hamilelik ve Doğum Hikayemiz-1

Eşim de ben de yaş kemale erdiğinden evlenir evlenmez çocuk yapmaya karar vermiştik. Aslında bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Çünkü 38 yaşındaydım ve daha önce ciddi bir yumurtalık enfeksiyonu ve ameliyatı geçirmiştim. Evlenir evlenmez hemen çalışmalara başladık. Normal periyodum gecikince acaba bir problem mi var diye doktora gittim. Yine yumurtalıklarımda bir sorun var diye düşünüyordum. Bir öğle arası doktora gittim tek başıma. Doktorum 4 haftalık hamile olduğumu söyledi, inanamadım. Bu kadar çabuk olmasını hiç beklemiyordum. Doktordan çıkar çıkmaz eşimi arayıp müjdeyi verdim. O da en az benim kadar şaşkındı.

Sonra işyerine döndüm. İçim içime sığmıyordu. Gördüğüm herkese ben hamileyim ben hamileyim demek bağırmak, zıplamak istiyordum. Çok yakın bir iki arkadaşıma söyledim. Ama kesmedi :)) İçimden hep ben hamileyim, anne olacağım deyip durdum.

6.haftada tekrar doktora gittim. Kalp atışlarını dinledim. İnanılmazdı. Müthiş güçlü ve hızlı...

Bugün oğlumla kurabiye yaptık :))



Uzun zamandır birlikte mutfağa girelim istiyordum. Bugün birlikte tarçınlı kurabiye yaptık oğlumla. Yaman uzun zamandır mutfak ve mutfakla ilgili herşeye çok ilgili. Bizim evde yemekleri eşim (Ahmet) yapar. Çocukcağız doğduğundan beri babayı mutfakta yemek, börek vs yaparken ya da TV izlerken fasulye, bezelye ayıklarken görüyor. O yüzden de Yaman için mutfakla ilgili şeyler "baba" dolayısıyla da erkek işi.
Yaman'ın yemeklerini ben ya da Nazlı ablası (bakıcısı) pişiriyor aslında ama nafile. Mutfak babaya ait. Hal böyle olunca da Yaman'ı mutfaktan çıkaramıyoruz.
En sevdiği oyun bana makarna pişirmek. Eline biraz su dolu minik bir tencere, süzgeç, tahta bir kaşık ve birazda makarna (Yaman için kakarna) veriyorum. Makarnaları haşlıyor, süzüyor, koca kaşıkla bana yedirmeye çalışıyor sonrada. "Hımm nefis olmuş, ellerine sağlık birtanem" deyince de pek mutlu oluyor. En zor durumlarda bu kakarna pişirme oyunu kurtarıcımız oluyor.
Babamız börek yaparken onun da eline bir parça hamur ve oklava veriyoruz, çok keyif alıyor hamuru böyle mıncıklamaktan.
Ben de baktım bizim oğlan becerikli, elinden bu işler geliyor onunla kurabiye yapmaya karar verdim. Hamuru hazırlarken onu da bulaşık makinasının üzerine oturttum, oradan beni izledi. Bir ara nişasta dolu bardağa eline daldırıp bir avuç nişastayı elbsemden içeri doldurdu sıpa :))
Hamuru hazırlayınca salona masanın üzerine taşıdık malzemelerimizi (kesme tahtası, oklava, yağlanmış tepsi ve şekilli kalıplar). Ben hamuru yuvarladım o da minik elleriyle kesti. Ama bundan çabuk sıkıldı. Önüne bir parça hamur verdim, o da serbest :)) çalıştı. Bir ara tepsiye dizdiklerimi mıncıklayıp bozdu ama yine de sonuna kadar bana eşlik etti. Sonra kurabiyelerimizi fırına koyduk. Pişirincede tarçın-şeker karışımına batırdık. Süper oldular. Yaman sütle iki kurabiye yedi ve uykuya daldı.
Yaman'ı bilmem ama ben çok eğlendim kurabiye yaparken. Çocukken annemle yapardık. Teneke kalıplar vardı o zaman. Merakla pişmelerini beklerdim fırının başında ve yaptıklarımı akşam babam gelince ona ikram ederdim. O da ellerimi öperdi. Benim için ne büyük mutluluktu. Şimdi bile hatırlayınca içim bir tuhaf oldu.
Ben bunca yıl sonra bile hala bu kadar net hatırlıyorsam umarım Yaman da bir gün annesiyle kurabiye yapıp yemenin keyfini hatırlar ve çocuklarıyla paylaşır.
Bu arada kurabiye tarifi Devletşah'ın sitesinde alınma. Teşekkürler Devletşah.


30 Ağustos 2008 Cumartesi

Merhaba

Uzun zamandır bir şeyler yazmak isiyordum ancak bir türlü fırsat bulamıyordum. Nihayet bugün yazmaya başlıyorum. Umarım ardı gelir :))
Aslında amacım; hayatımı tamamen değiştiren oğlum Yaman için bir günlük oluşturmak. Çocukluğumdan beri günlük tutmaktan çok hoşlanmışımdır. Üniversiteyi bitirene kadar da hep günlük tuttum. Uzun bir ara verdim ve Yaman doğduktan sonra yine bir şeyler yazma isteği duymaya başladım.
Hamile kaldığımı öğrendikten sonra yaşadılarımı(zı) hem Yaman için hem de diğer anneler için yazmaya karar verdim. Çünkü ben diğer annelerden pek çok şey öğrendim. Yaman'ın uyku sorununu sevgili Burcu'nun blogunda okuduklarımla çözdüm. Montessori metoduyla sevgili Esra sayesinde tanıştım.
Sevgili Semiramis ve Zerrin sayesinde Yaman'a daha güzel yemekler yaptım.
Umarım ben de başka annelere deneyimlerimle yardımcı olur, en azından yeni fikirler verebilirim.
Yaman 17 Ekim 2006'da İzmir'de doğdu ve benim bütün hayatım değişti.
Arkası yarın....

20 Ağustos 2008 Çarşamba